-
1 громить
kırıp geçirmek; tepelemek,bozguna uğratmak; eleştirmek,topa tutmak* * *несов.; сов. - разгроми́ть1) (разрушать, ломать) kırıp geçirmek; kırıp yıkmak2) ( разбить наголову) tepelemek, bozguna uğratmak; kırıp geçirmekразгроми́ть врага́ — düşmanı bozguna uğratmak
разгроми́ть своего́ проти́вника / оппоне́нта — muarızını bozguna uğratmak
-
2 verwüsten
kırıp geçirmektahrip etmekyakıp yıkmak -
3 губить
mahvetmek; batırmak,kıymak,kırıp geçirmek* * *несов.; сов. - погуби́ть, сгуби́тьmahvetmek; тж. перен. batırmak; kıymak; kırıp geçirmek ( убивать)губи́ть де́ньги — перен. para batırmak
он сам себя́ гу́бит — kendi kendini batırıyor
за́суха гу́бит посе́вы — kuraklık ekinleri mahveder
его́ сгуби́ли ка́рты — onu kumar mahvetti
погуби́ть чью-л. жизнь — birinin hayatını mahvetmek
-
4 decimate
v. her onuncu adamı öldürmek; çoğunu öldürmek; kırıp geçirmek; önemli ölçüde azaltmak* * *['desimeit]((of disease, battle etc) to reduce greatly in number: The population was decimated by the plague.) kırıp geçirmek, büyük bir kısmını yoketmek -
5 косить
biçmekeğmek* * *I несов.; сов. - скоси́ть1) biçmek; tırpanlamak ( косой)он паха́л, коси́л, молоти́л — tarla sürer, orak biçer, harman döverdi
2) перен. kırıp geçirmek; kırmakII несов.; сов. - скоси́тьболе́знь коси́ла их ты́сячами — hastalık binlercesini kırıp geçiriyordu
1) в соч.коси́ть гла́зом / глаза́ми на кого-что-л. — yan gözle / göz ucuyla bakmak
2) тк. несов. ( быть косым) şaşı olmak / bakmakон немно́го коси́т — biraz şaşıdır
-
6 уничтожать
yok etmek,imha etmek,ortadan kaldırmak; tahrip etmek* * *несов.; сов. - уничто́житьyok etmek, imha etmek, ortadan kaldırmak; tahrip etmek; kırmak, kırıp geçirmek; kökünü kazımak ( искоренять)уничтожа́ть крыс — sıçanları yok etmek
уничтожа́ть окружённые войска́ проти́вника — kuşatılmış düşman kuvvetlerini imha etmek / yok etmek
уничто́жить безрабо́тицу — işsizliği ortadan kaldırmak
враг уничто́жил всё населе́ние дере́вни — düşman köyün tüm halkını kırıp geçirdi
уничтожа́ть следы́ преступле́ния — cürmün izlerini yok etmek
мост был уничто́жен проти́вником — köprü düşman tarafından tahrip edildi
-
7 кыру
1. kazımak2. kırmak, katletmek, kırıp geçirmek3. mahvetmek, tahrip etmek, kırıp dökmek, yakıp yıkmak4. rendelemek -
8 разносить
I несов.; сов. - разнести́1) dağıtmak, tevzi etmekразноси́ть пи́сьма адреса́там — mektup dağıtmak
2) (обнося, раздавать что-л.) gezdirmekона́ разноси́ла чай по сто́ликам — kız masalara çay taşıyordu
3) ( записывать в разные места) geçirmek4) ( рассеивать) dağıtmakве́тер разнёс облака́ — rüzgar bulutları dağıttı
5) врз yaymakразноси́ть слу́хи — перен. söylenti yaymak
кома́р разно́сит маляри́ю — sivrisinek sıtmayı yayar
6) разг. (разбивать, разрушать) dağıtmak, duman etmek; kırıp geçirmek, tahrip etmek; dümdüz etmekони́ разнесли́ весь дом — tüm evi dümdüz ettiler
ло́дку разнесло́ в ще́пки — kayık paramparça oldu
снаря́д разнёс полдо́ма — patlayan mermi evin yarısını dağıttı
7) перен., разг. ( ругать) azarlamak, paylamakразнести́ кого-л. в пух и прах — yerden yere vurmak / çalmak
8)II сов., см. разнашиватьу него́ разнесло́ щёку́ — avurdu davul gibi şişti
-
9 искрошить
-
10 крошить
ufalamak* * *1) ufalamak; doğramak; kıymak (мясо, табак)кроши́ть хлеб — ekmeği ufalamak
кроши́ть карто́шку в кастрю́лю — patatesi doğrayarak / doğraya doğraya tencereye koymak
2) перен. (ломать, уничтожать) kırıp geçirmek -
11 опустошать
несов.; сов. - опустоши́ть1) ( разорять) yakıp yıkmak; kırıp geçirmekопустошённая землетрясе́нием дере́вня — depremin harabeye çevirdiği köy
соверше́нно опустоши́ть казну́ — hazineyi tam takır bırakmak
2) разг. ( опорожнять) boşaltmak -
12 свирепствовать
1) ( зверствовать) canavarlıklar yapmak; kırıp geçirmek ( убивать многих)2) kudurmak; (ortalığı) kasıp kavurmak; alıp yürümek(на мо́ре) свире́пствует шторм — deniz fırtınası kuduruyor
бу́ря свире́пствует уже́ три дня — fırtına üç gündür ortalığı kasıp kavuruyor
в стране́ свире́пствовал го́лод — ülkede açlık alıp yürümüştü
-
13 скосить
-
14 уморить
çok yormak* * *сов., разг.1) ( погубить) ölmesine neden olmak2) ( утомить) çok yormak, bitirmek3) ( рассмешить) gülmekten kırıp geçirmek (тж. умори́ть со́ смеху) -
15 rage
n. kudurma, hiddet, köpürme, öfke, gazap, arzu, galeyan, hırs, tutku, rağbette olan şey, moda————————v. kudurmak, köpürmek, sinirinden kudurmak, şiddetli olmak, şiddetli esmek* * *1. öfkelen (v.) 2. öfke (n.)* * *[rei‹] 1. noun1) ((a fit of) violent anger: He flew into a rage; He shouted with rage.) öfke, hiddet2) (violence; great force: the rage of the sea.) şiddet, azgınlık2. verb1) (to act or shout in great anger: He raged at his secretary.) öfkeyle bağırmak, hiddetlenmek2) ((of wind, storms etc) to be violent; to blow with great force: The storm raged all night.) tüm şiddetiyle esmek, ortalığı kasıp kavurmak3) ((of battles, arguments etc) to be carried on with great violence: The battle raged for two whole days.) tüm şiddetiyle sürmek4) ((of diseases etc) to spread quickly and affect many people: Fever was raging through the town.) kasıp kavurmak, kırıp geçirmek•- raging- all the rage
- the rage -
16 ravage
n. tahrip, yıkım, zarar, yıkıcı etki, tahrip etkisi————————v. yıkmak, harap etmek, kırıp geçirmek* * *1. harap et (v.) 2. tahrip (n.)* * *['rævi‹](of enemies, invaders etc) to cause great damage or destruction in, or to plunder (a town, country etc). harap etmek, yakıp yıkmak -
17 make havoc of
v. harap etmek, mahvetmek, altüst etmek, kırıp geçirmek -
18 make havoc of
v. harap etmek, mahvetmek, altüst etmek, kırıp geçirmek -
19 verwüsten
verwüsten v/t <o -ge-, h> kırıp geçirmek, harap etmek -
20 dezimieren
dezimieren* [detsi'mi:rən]vt kırıp geçirmek, büyük bir kısmını yok etmek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
kırıp geçirmek — 1) yakıp yıkarak, öldürerek, baskı veya etki yaparak büyük zarar vermek Pakize nin kırıp geçirdiği bir şeyi görmekten hasıl olacak tesiri temaşaya gelen çocuklara... H. Z. Uşaklıgil 2) çok sert davranarak darıltmak Adamın her akşam yarım kiloyu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortalığı kırıp geçirmek — 1) herkesi heyecana sürüklemek Avrupa tiyatrosunda işveli gerdan kırışları, meşhur kantolarıyla, ortalığı kırıp geçirdiği zamanlar! A. İlhan 2) çok kızarak çevresindekilere bağırıp çağırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırmak — i, ar 1) Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak Taşları kırmak. Bardağı kırmak. 2) İri parçalara ayırmak 3) nsz Belirli bir biçimde katlamak Forma kırmak. 4) Öldürmek, yok olmasına neden olmak Bu yıl soğuk hayvanları kırdı. 5) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortalık — is., ğı 1) Bulunulan yer, çevre Ortalık karanlık, bizi kimse görmez, merak etme. P. Safa 2) İçinde bulunulan, yaşanılan ev, oda vb. yer Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmeden başka çare kalmadı. H. E. Adıvar 3) Yeryüzünün… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırpanlamak — i 1) Tırpanla biçmek 2) mec. Bir topluluğu yok etmek, kırıp geçirmek 3) mec. İstemediği kişilerin görevlerine son vermek 4) mec. Bir şeyi ortadan kaldırmaya, yıkmaya girişmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
satır atmak — herkesi öldürmek, kırıp geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük